Konu: Okul ve Çevresinde Çocuğa Yönelik
Şiddet ve Alınabilecek Tedbirler
Ülkenin gerçekleştirdiği etkileyici ekonomik büyümeye karşın Türkiye’de 15 yaşından küçük çocukların yüzde 28’i yoksulluk içindedir ve bu çocukların yaşamlarına toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, dışlanma, erken evlilik, aşırı kalabalık aile ve sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik gibi temel hizmetlere yetersiz erişim damga vurmaktadır. 2003 yılında yayınlanan en son Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na (TNSA) göre Türkiye’de her bin çocuktan 35’i bir yaşına gelmeden ölmektedir ve bu hız AB ortalamasının beş kat üzerindedir.
TNSA bebek ve 5 yaşından küçük çocuk ölüm hızlarında çarpıcı gelişmeler olduğuna işaret etmekle birlikte, ölümlerle sağlık ve sosyal güvenlik hizmetlerine yetersiz erişim, yoksulluk, eğitimsizlik ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığı gibi olgular arasında yakın bağlantı olduğunu da göstermektedir. Sonuçta, kadınların birey, anne , bakıcı ve topluluklarının sorumluluk sahibi üyeleri olarak kendilerini eksiksiz gerçekleştirememeleri, yalnızca çocukların ötesinde, Türkiye’deki yaşamın her alanında sağlanması gereken ilerlemeleri engellemektedir. İlkokul çağında olan her sekiz kızdan biri okula gitmemektedir. Ücretsiz ev emeği, erkeklere göre kız çocuklar arasında dikkat çekici ölçüde daha yaygındır.
80 bin kadar çocuğun sokaklarda yaşadığı ve/veya çalıştığı bildirilmektedir ve kurumlara yerleştirilen çocuk sayısı da yaklaşık 10 bindir. Bunların kabaca yarısı ekonomik kimsesizlerdir. Başka bir deyişle, bu çocukların ana babaları olmakla birlikte çocuklarını aile ortamında yetiştirebilecek maddi imkanlardan yoksundurlar. Çocuk adaleti sistemi halen kayda değer ve olumlu yönde bir reform süreci içindedir; ancak gene de daha yapacak çok iş vardır. Ergen yaşlardaki kız ve erkek çocuklar, yetişkinliğe doğru geçiş yaşadıkları yaşamlarının bu anlamlı döneminde şiddet, madde bağımlılığı ve HIV/AIDS gibi olumsuzluklardan korunma bakımından gerekli bilgi ve yaşam becerilerine yeterince erişememektedir.
|