e-freesun - su oldugunu dusun
   
  Anasayfa
  İnsanhakları
  Esitlik.adetet
  Cocuk ve okul
  Sokakta yasam
  Yoksulluk
  Haydi kizlar okula
  Anne sütü
  Yalnızlık
  Tarihte Bugun
  Türkiyede egitim
  Biliyormusunuz?
  Kriz de neymiş
  Türkiyenin doğası
  Bizim diller
  Bir not
  Önemli sözler
  DUYURU
  e-devlet
  sigara
  çöpte servet varmıs
  haftanin sayfasi
  iyi fikir
  16 ipucu ?
  küresel isinma diyeti
  Liderlik ve Mevlana
  benim sayfam
  Genclik bildirgesi
  hayata dair...
  basari taktikleri.
  öğütler bitmez
  su oldugunu dusun
  zorluklar kazandirir
  eseriniz siz...
  hayata baslamak
  kisa yazilar...
  siyasilerin kisa gecmisleri
  bir varmis bir yokmus..
  kirpiden alinacak ders..
  yasam kurallari
  kartallar ve insanlar...
  süper insanlar...
  ögrendiklerimiz...
  bilim adamlarin yanlislari
  dogru bakis acisi
  albert einstein..
  kisisel gelisme dair
  8 özel armagan
  neler yapabiliriz...
  düsünceler ve insan
  bizim ile calisirmisiniz
  e-freesun

Su Olduğunu Düşün
Şimdi sen "su" olduğunu düşün. Su kadar özel, su kadar faydalı ve su kadar çok, tükenmez... İnanıyorum ki gerçekten de öylesin. Ama ister çeşmelerden dökül, ister göklerden yağ, ister nehirler dolusu ak; dibi olmayan bir kovayı dolduramazsın. Yani seni dinlemeyenlere sesini duyuramazsın...

 

Unutma; daha çok bağırdığında daha çok dinlenmezsin... Gürültünün parçası olursun sadece!.. Suyun yanında olanlar suyu en az içenlerdir. Çünkü; "Su nasılsa burada, lüzum yok ki suyu kana kana içmeye" diye düşünürler... Aynen, sesini sürekli duyanların seni dinlemedikleri gibi! Ormandaki hiç bir hayvan, ırmağın gürültüler koparan yerinden su içmeye çalışmadı şimdiye kadar. Hepsi, hep sabahın en sakin anını bekledi; suyun durgun yerlerini bulabilmek için gittiler ve sakin sakin ihtiyaçlarını giderdiler; Onlar için en uygun olan ve kendi istedikleri zamanda...

 

Sen, hep bir su olduğunu düşün. Su gibi güzel, su gibi yararlı, su gibi vazgeçilmez...Ve su gibi hayat kaynağı olduğunu düşün. Ama su gibi yaşatıcı ol ; Su gibi yıkıcı, sürükleyici ve öldürücü değil!.. Sen bir su ol... Ama rahmet ol; afet değil! Su isen tarlalarını basma insanların, yuvalarını yıkma, ocaklarını söndürme; Sana "felaket" denmesin! Su isen bir bardağa sığabil ki; damarlara giresin!..
Su; yüce Tanrı´nın insanlar için yarattığı en büyük nimetlerden biri... Ve suya benzediğini unutma! Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi faydalı, su gibi lüzumlu ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu da unutma.

 

Ayrıca su gibi sakin olabileceğin gibi, su gibi de "kıyametler" koparıcı olabileceğini unutma...

 

Unutma; Senin işin rahmet olmak, afet değil! Vadiler varken önünde ve ovalar varken yayılabileceğin; küçük ırmaklara ayırabiliyorsan kendini ve bardaklara bölebiliyorsan, hayat verirsin çevrene. Ve yaşayabilirsin dünya dönmesine devam ettiği müddetçe... Yoksa hep duyulmayan, dinlenmeyen; korkulan ve kaçılan olursun seller, afetler gibi... Tercih elindeydi hep ve hep de "senin" ellerinde olacak... Ya tutmayı öğreneceksin dilini veya hiç durmadan konuştuğun için, sadece bomboş ve anlamsız sesler çıkartan birisi olduğunu zannettireceksin çevrendeki insanlara! Ama yapman gereken şu değil mi?

 

Düşüneceksin ne zaman ne söyleyeceğini. Düşüneceksin kimin dinleyip dinlemediğini, kimin anlayıp anlamadığını. Düşüneceksin anlatmak istediklerinin ne kadarını anlatabildiğini... Hatta anlayanların anladıklarının da senin anlattıklarının ne kadarı olduğunu düşüneceksin... Ve konuşmak için en uygun zamanı bekleyecek, en az ama en uygun kelimeleri seçmeye çalışacaksın... Ahmak olmayan yolcuların, önceden aldıkları biletleri ceplerinde olduğu halde, saatlerini kontrol ederek, vakit yaklaştığında, vapurun kalkacağı iskelede hazır olmaları gibi, sen de fikrini bildireceğin kişinin "kıyıya yanaşmasını" bekleyeceksin !.. Demeyeceksin; "Ben canım isteyince giderim iskeleye, vapur da o saniyede gelmek zorunda!.."

 

Demeyeceksin; "Ben aklıma geleni aklıma geldiği biçimde söylerim. Karşımdaki de değil duymak, değil dinlemek, anlattığımdan bile fazlasını anlamak zorunda!.."

 

Keşke öyle olsaydı. Keşke haklı olsaydın, ama maalesef değil... Ağzını açıp "Şelaleden dökülen suyu" içmeye çalışan bir tavsan gördün mü hiç?..Veya önüne çıkan ağaçları dahi sürükleyen bir selden susuzluk gidermeye uğraşan bir ceylan gördün mü? Kaplanlar bile içebilmek için suyun durulmasını bekler; beyni olan her yaratık gibi!

 

Hadi... Sen şimdi "su olduğunu" düşün, ve kendini "su gibi" hisset...

 

Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi berrak, su gibi yararlı...

 

Su gibi hayat kaynağı ve su gibi bitmez-tükenmez olduğunu hatırla... Ama yine su gibi "bir küçük bardağın içine" sığdır ki kendini; girebilmeyi öğren insanların damarlarına.
Hayat ver... Vazgeçilmez ol !..

 


   
aktif 21548 ziyaretçikişi şuan burda
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol