e-freesun - Esitlik.adetet
   
  Anasayfa
  İnsanhakları
  Esitlik.adetet
  Cocuk ve okul
  Sokakta yasam
  Yoksulluk
  Haydi kizlar okula
  Anne sütü
  Yalnızlık
  Tarihte Bugun
  Türkiyede egitim
  Biliyormusunuz?
  Kriz de neymiş
  Türkiyenin doğası
  Bizim diller
  Bir not
  Önemli sözler
  DUYURU
  e-devlet
  sigara
  çöpte servet varmıs
  haftanin sayfasi
  iyi fikir
  16 ipucu ?
  küresel isinma diyeti
  Liderlik ve Mevlana
  benim sayfam
  Genclik bildirgesi
  hayata dair...
  basari taktikleri.
  öğütler bitmez
  su oldugunu dusun
  zorluklar kazandirir
  eseriniz siz...
  hayata baslamak
  kisa yazilar...
  siyasilerin kisa gecmisleri
  bir varmis bir yokmus..
  kirpiden alinacak ders..
  yasam kurallari
  kartallar ve insanlar...
  süper insanlar...
  ögrendiklerimiz...
  bilim adamlarin yanlislari
  dogru bakis acisi
  albert einstein..
  kisisel gelisme dair
  8 özel armagan
  neler yapabiliriz...
  düsünceler ve insan
  bizim ile calisirmisiniz
  e-freesun

                                                                                                                                                        
   

EŞİTLİK, ADALET VE ONUR

16.03.06 - arştr -  özgür BAĞCI
 

21 Mart 1960 tarihinde Güney Afrika'da bir gösteride
öldürülen 69 öğrenicinin
anısına ….

1966 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 21 Mart gününü Etnik Ayrımcılığı Önleme Günü olarak kabul etmiştir. O tarihten bu yana uluslar arası toplum ırkçılık, ayrımcılık, xenofobi, ve hoşgörüsüzlük ile mücadele konusunda önemli adımlar atmıştır . Ulusal ve uluslar arası pek çok kanun düzenlenmiş, uluslar arası insan hakları gereçleri özellikle de ırkçı ayrımcılığı yasaklayanlar kabul edilmiştir. Fakat hala ırksal nefretin ve önyargının olmadığı bir dünya hayali tam olarak gerçekleşmemiştir.

Teknoloji dünya insanlarını daha yakın hale getirdiğinden ve politik engeller yıkıldığından ırksal ayrımcılık, xenofobi ve diğer hoşgörüsüzlük çeşitleri toplumumuzu yıkmaya devam etmektedir. “Etnik temizlik” gibi nefret içeren kavramlar son yıllarda ortaya çıkarken, ırksal üstünlük fikirleri internet gibi yeni medya organlarında yayılmaya başlamıştır. Globalleşme bile dışlama ve hoşgörüsüzlüğe yol açma riskini taşımaktadır. Etnik ayrımcılık ve şiddet, karmaşa içinde geliştiğinden bunlar uluslar arası toplum için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Sonuçta ırkçılıkla ilgili yeni mücadele araçları gerekmektedir.

Etnik ayrımcılıktan dolayı yaşanan pek çok adaletsizlik vardır. Sınırlı iş imkânı, ayırma, endemik yoksulluk bunlardan sadece bir kaçıdır. Ayrımcılığa maruz kalanların büyük bir kısmını kadınlar oluşturmaktadır. Dünya genelinde benzer bir yaklaşıma maruz kalan kadınların karşılaştığı bazı ayrımcı tutumlar, eşit işe düşük ücret, okuryazarlık oranının düşüklüğü, sağlık hizmetine erişememe vb. örneklerden oluşmaktadır. Eşitsizlik sebeplerinden biri Irk iken diğeri de cinsiyettir. Kadınlar çoğu kez cinsiyete dayalı bir ayrımcılıkla karşı karşıyadır.

Pek çok toplumda azınlık, göçmen ve yerli kadınların kısıtlı iş imkânı vardır. Bu kadınların çoğu düzensiz sektörlerde ve kaçak olarak çalışmaktadır. BM İnsan Hakları Komisyonu özel raportörü Maurice Glegle-Ahanhanzo Brezilyada işçi olarak çalışan azınlık kadınlarının durumu ile ilgili çalışmasında şunu belirtmektedir:

“Zenci kadınlar beyaz bir erkeğin aldığından dört kez daha az maaş almaktadır. Ve bu kadınlar sağlıksız ortamlarda üç vardiyalı olarak çalışmaktadır. Bu durumda üç kat ayrımcılığa maruz kalmaktadır.”

Diğer bir ayrımcılık da (trafficking) , insan ticareti konusunda yaşanmaktadır. BM İnsan Hakları Komisyonu Kadına karşı Şiddet özel raportörü Radhika Coomaraswamy raporunda insan tacirleri vasıtasıyla göçeden kadınların durumun rapor etmektedir. Raporunda onlara yönelik, tecavüz, işkence, kölelik, zorla çalıştırma, zorla evlendirme ve keyfi öldürmelerden söz etmektedir.

Kadına karşı etnik ve ırka dayalı şiddet, kesişen ayrımcılık örneklerinden en tanıdık olanıdır. Bosna, Kosova, Burundi ve Ruanda kadını hedef alan cinsiyete dayalı şiddete açık örneklerdir. Buna ek olarak etnik çatışma çok sayıda kadın mülteciyi cinsiyete dayalı konulara hassas kılabilmektedir. Ruanda ve Yugoslavya için Uluslar arası Ceza Mahkemelerince etnik ve dinsel köken nedeniyle uygulanan tecavüz bir savaş aracı olarak tanımlanmaktadır ve buna göre cezalandırılmaktadır.

Bugünün dünyasını daha yaşanabilir ve insancıl kılabilmek için atılacak ilk adım kadına yönelik her türlü ayrımcılığa karşı tavizsiz bir mücadele yürütmektir.

   
aktif 21559 ziyaretçikişi şuan burda
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol